Köy Enstitüleri…
Yalnızca bir okul değil; bir yaşam tarzıydı. Üreten, düşünen, okuyan, sorgulayan, toprağı tanıyan, aleti bilen bir gençlik hedeflendi. Cumhuriyet’in henüz 15. yılında, eğitim devrimini köyün kalbine taşımak gibi cesur bir projeydi bu. Kitapla küreği, kalemle çiviyi aynı potada eriten, “bilgi” kadar “emek” de öğreten bir sistemdi.
Peki ya bugün?
Bugün çocuklarımız akıllı tahtalarla tanışıyor, yapay zekâyla kodlama öğreniyor, uluslararası müfredatlarla büyüyor. Ama tüm bu teknolojik ilerlemeye rağmen şu soruyu sormalıyız: Köy Enstitülerinin yetiştirdiği birey kadar özgür düşünebiliyor muyuz?
Toprağı tanımadan, emeği deneyimlemeden, bilgiyi yalnızca sınav için tüketerek nasıl bir gelecek kurabiliriz?
Köy Enstitülerinde amaç, “ülkesine faydalı birey” yetiştirmekti. Şimdi ise çoğu zaman hedef “daha çok test çözmek.”
Eğitim, ne yazık ki özünü kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Yolumuz uzun ama imkânsız değil.
Çünkü bu ülke, eğitimle kuruldu. Yine onunla yükselecek.
Sevgilerimle,
Sedef Kömbe Yuca
Medicana MBA Okulları
Kurumsal Tanıtım Müdürü
Yorumlar
Ülkede gerileyen bir egitimsiste.i, genç kitleler yeni bir müfredat ve geleceği kucaklayan bir eğitim istiyoruz
1 0